İyi sağlık egzersiz ve ılımlılıktan ayrılamaz.
- Good health is inseparable from exercise and moderation.
Birbirlerinden ayrılamazlar.
- They are inseparable.
O ve ben okulda birlikteki zamanımız boyunca ayrılmaz arkadaşlardık.
- He and I were inseparable friends during our time together in school.
Güç ve para ayrılmaz.
- Power and money are inseparable.
Mary ve Kate çok samimi.
- Mary and Kate are inseparable.
Onlar yakında ayrılmaz oldular.
- They soon became inseparable.