Şu sıralar hiç çarşıya çıkmıyorum.
- I never go downtown nowadays.
Çarşıya alışverişe gidelim.
- Let's go shopping downtown.
Annem dün çarşıya alışverişe gitti.
- My mother went shopping downtown yesterday.
Çarşıya alışverişe gidelim.
- Let's go shopping downtown.
Şehir merkezine gitmeliyim.
- I need to go to downtown.
Tom ve Mary ayda bir kez Boston'da şehir merkezinde buluşurlar.
- Tom and Mary meet in downtown Boston once a month.
Hafta sonları gece yarısından sonra şehir merkezi güvenli değildir, çünkü bütün sarhoşlar sokaklarda dolaşırlar.
- It's not safe in the city centre after midnight on weekends because of all the drunks roaming the streets.
Şehir merkezine doğru mu gidiyoruz?
- Are we going towards the city centre?
Şehir merkezinde çok sayıda otel var.
- There are many hotels downtown.
Tom ve Mary ayda bir kez Boston'da şehir merkezinde buluşurlar.
- Tom and Mary meet in downtown Boston once a month.
Şehir merkezindeki şu yeni restoranı denemeliyiz.
- We should try that new restaurant downtown.
Leyla şehir merkezindeki bir bankaya araçla yirmi dakikada gitti.
- Layla drove twenty minutes to a bank downtown.
It's not safe in the city centre after midnight on weekends because of all the drunks roaming the streets.
- Am Wochenende ist es in der Innenstadt nach Mitternacht nicht sicher – wegen all der Betrunkenen, die dann durch die Straßen ziehen.
My office is in the city centre.
- Mein Büro ist in der Innenstadt.