O, ilk önce atı beğenmedi.
- She didn't like the horse at first.
İlk önce öğretmen olduğunu sanmıştım ama değilmiş.
- At first, I thought he was a teacher, but he wasn't.
İlk olarak, her şey zor görünüyordu.
- At first, everything seemed difficult.
İlk olarak, onlar ona inanmadılar.
- At first, they didn't believe him.
O, ilk önce atı beğenmedi.
- She didn't like the horse at first.
Önceleri iş, Tom'a iyi göründü fakat daha sonra iş yorucu oldu.
- At first the job looked good to Tom, but later it became tiresome.
Videonun başında birkaç feragatname vardı.
- There were multiple disclaimers at the start of the video.
Ben tatillerin başında senin evine geleceğim.
- I'll come over to your place at the start of the holidays.
Tom ilk zamanlar Mary'ye inanmıyordu.
- Tom didn't believe Mary at first.
İlk zamanlar şüpheciydim.
- I was skeptical at first.
Başlangıçta, çok hızlı konuştukları zaman insanları zorlukla anlardım.
- At first, I had difficulty understanding people when they spoke too fast.
Başlangıçta, ondan hoşlanmadım.
- At first, I didn't like him.