O sık sık ahmakça sorular sorar.
- She often asks silly questions.
Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
- Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
O her zaman aptal sorular soruyor.
- He's always asking silly questions.
Sen şimdi bir film yıldızı mısın? Hayır, salak.
- Are you a movie star now? No, silly.
Sana saçma bir soru sormalıyım.
- I need to ask you a silly question.
Saçmalama, onu yapamam.
- Don't be silly. I can't do it.
Size böyle aptalca bir soru sorduğum için utanıyorum.
- I'm ashamed to ask you such a silly question.
Böyle bir hata yapman aptalcaydı.
- It was silly of you to make such a mistake.
This supremely gifted kid told me that in the early elementary grades, the songs sung in music class were so inane that he wanted to skip grades already! Eventually he did, so better late than never.