Ben sizin hakkınızda o şekilde düşünmüyorum.
- I don't think about you in that way.
Üniversitedeki öğrencilerin bu şekilde kültürel ufuklarını genişletme olanağı var.
- In this way, the students of the University have the opportunity to expand their cultural horizons.
Sorunu bu şekilde hallettim.
- I solved the problem in this way.
Böylece büyük bir piyanist oldu.
- He became a great pianist in this way.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
- Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
Bir bakıma, hatalısın.
- In a way, you're wrong.
I really wanted a clear photo of the president, but all the journalists were in the way.
... and the way that we deliver news is the advent of the ...
... and technology, namely that it should get out of the way and ...