O ileri öğrencilere İngilizce öğretiyor.
- She teaches English to advanced students.
Osteoporoz ileri yaşlarda daha yaygındır ve genellikle menopoz sonrası kadınlar için bir sorundur.
- Osteoporosis is more common in advanced age, and is often a concern for post-menopausal women.
Ordu tepeye kadar ilerledi.
- The army advanced up the hill.
Askerler şehre doğru ilerledi.
- The soldiers advanced toward the town.
Onun ilerlemiş yaşı onun bir iş bulmasını engelliyor.
- His advanced age prevents him from getting a job.
Bu ülkenin askerî gücü çok gelişmiştir.
- The military power of this country is very advanced.
Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
- Advanced countries must give aid to developing countries.