Eninde sonunda kim karar verecek?
- Who will ultimately decide?
Dünyanın sonundan önce son saatlerde ne yapacağımı soruyorsun. Muhtemelen çöpü çıkaracağım ve daireyi temizleyeceğim ve bu konuda yardım etmek için gelebilirsin.
- You're asking what I'll do in the last hours before the end of the world. I'll probably take out the garbage and clean up the apartment, and you could come and help me with it.
Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
- Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
Bu kasaba son on yıl içerisinde çok fazla değişmedi.
- This town hasn't changed much in the last ten years.
Sonuçta, okula gitmeye son verdi.
- Ultimately, he ended up going to school.
Tartışma şiddetli ve ahenkli ama sonuçta inandırıcı değil.
- The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.