Onların tartışması sonunda berabere bitti.
- Their argument eventually ended in a draw.
Tom sonunda hoşlandığı bir iş buldu.
- Tom eventually found a job that he liked.
Fadıl en sonunda İslam'a geçti.
- Fadil eventually converted to Islam.
Polis en sonunda Tom'u yakaladı.
- The police eventually arrested Tom.
Sonuçta, o kadar da kötü değil.
- In the end, it's not that bad.
Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.
- In the end I ran to the station, and somehow got there on time.
Tom sonuç olarak yapmasını istediğimiz her şeyi yaptı.
- Tom eventually did everything we asked him to do.
Nihayet serbest bırakıldım.
- I was eventually released.
Tom nihayet istifa etti.
- Tom eventually resigned.
Sonunda diğer kedi yavrusunu seçti.
- In the end she chose another kitten.
O sonunda İngiltere'ye geri döndü.
- She went back to England in the end.
Tom'un sonuçta Mary'ye elmas bir yüzük alması için yeterli parası olmalıydı.
- Tom should eventually have enough money to buy Mary a diamond ring.
Sonuçta her şeyi bana anlatacaksın.
- You'll tell me everything eventually.
Neticede hepimiz öleceğiz.
- We all die in the end.
It had taken nine years from the evening that Truman first showed up with a pie plate at her mother's door, but his dogged perseverance eventually won him the hand of his boyhood Sunday school crush.
... At the far end there, we have Siddharth Varadarajan, who is ...
... Cloud Messaging back end into my app. ...