En kısa sürede onu tamamlamak zorundayım.
- I have to complete it as soon as possible.
Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
- He needed more time to complete the task.
Hepsi bununla tamamlandı.
- All is completed with this.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
Eksiksiz bir şiir, bir duygunun düşünceyi ve düşüncenin kelimeleri bulduğu yerdir.
- A complete poem is one where an emotion finds the thought and the thought finds the words.
Numarayı tamamıyle unuttum.
- I completely forgot the number.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı.
- After months of negotiations, the peace treaty was completed.
Binanın iskeleti artık tamamlandı.
- The frame of the building is now complete.
Onu uzun zaman önce tamamlamalıydın.
- You should have completed it long ago.
Projeyi tamamlamak için daha çok zaman ayırmamız gerektiğini söylediğinde Tom'un kesinlikle bir fikri vardı.
- Tom certainly had a point when he said we should allow more time to complete the project.
Ben gelmeden önce iş tamamlanmıştı.
- The work had been completed before I arrived.
Yeni Tokaido Hattı 1964 yılında tamamlanmıştır.
- The New Tokaido Line was completed in 1964.