Oraya nasıl gideceğimi söyleyebilir misin?
- Could you tell me how to get there?
Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız!
- Come on, Arianna, speed up or we'll never get there!
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything in there?
Yıllar önce orada bir kale vardı.
- There was a castle here many years ago.
Şurada duran adam kim?
- Who's that man standing over there?
Parkta kuşlar burada şurada ötüyorlar.
- Birds are singing here and there in the park.
O yerde birçok insan kalıntısı vardı.
- There were a lot of human remains in that place.
Masanın üzerinde bir kedi var.
- There's a cat on the table.
Duvarda bir saat var.
- There is a clock on the wall.
O konuda hiçbir sorun yoktu.
- There was no question about that.
O konuda Tom'un yapabileceği hiçbir şey yok.
- There's nothing that Tom can do about that.
Oradaki erkek çocuk Tom'un erkek kardeşi olmalı.
- That boy over there will be Tom's brother.
Oradaki o ev Tom'un yaşadığı yerdir.
- That house over there is where Tom lives.
İşten sonra bir parti var.
- There's a party after work.
Her işte bir hayır vardır!
- There is a silver lining to every dark cloud!
Yarın Kaşgar'a ya da oralarda bir yere varabilirim.
- I might arrive in Kashgar or somewhere thereabouts tomorrow.
Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun?
- Can't you see a stapler somewhere around there?
Orada ne olduğunu gördün mü?
- Did you see what happened out there?
Orada birini gördün mü?
- Did you see anybody there?
Lütfen bugün orayı ziyaret et.
- Please visit there today.
Unzen dağı öylesine güzel bir yer ki birçok insan orayı ziyaret eder.
- Mt. Unzen is such a nice place that many people visit there.