in that matter, relation, etc

listen to the pronunciation of in that matter, relation, etc
Английский Язык - Турецкий язык

Определение in that matter, relation, etc в Английский Язык Турецкий язык словарь

there
oraya

Oraya gitmeye çok hevesli. - He is very eager to go there.

Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız! - Come on, Arianna, speed up or we'll never get there!

there
orada

Onlar orada garip bir hayvan gördü. - They saw a strange animal there.

Yıllar önce orada bir kale vardı. - There was a castle here many years ago.

there
şurada

Parkta kuşlar burada şurada ötüyorlar. - Birds are singing here and there in the park.

Şurada duran adam kim? - Who's that man standing over there?

there
There is still time
there
o yer

O yerde birçok insan kalıntısı vardı. - There were a lot of human remains in that place.

there
ünlem orada
there
var

İnternette Tatar dilinde çok az site vardır. - There are few sites in the Tatar language on the Internet.

Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var. - In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.

there
İşte ...: There
there
o konuda

O konuda hiçbir şüphe yok. - There's no doubt about it.

O konuda hiçbir sorun yoktu. - There was no question about that.

there
ünlem İşte Alsana Gördün mü? Bu kelime be fiilinden önce gelince varlık belirtir ve özne fiilden sonra gelir
there
oradaki

Oradaki erkek çocuk Tom'un erkek kardeşi olmalı. - That boy over there will be Tom's brother.

Biz oradaki masada oturabilir miyiz? - Can we sit at the table over there?

there
işte!

İşten sonra bir parti var. - There's a party after work.

Bu işte bir bit yeniği var. - There's something fishy going on.

there
oralarda

Oralarda bir yerde bir çay molası verelim. - Let's have a tea break somewhere around there.

Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun? - Can't you see a stapler somewhere around there?

there
{ü} gördün mü

Orada birini gördün mü? - Did you see anybody there?

Oh, buyur bakalım. Gördün mü? Tam olacağını söylediğim gibi oldu. Şimdi git ambulans çağır. - Oh, there you go. See? It happened exactly like I said it would. Now go call the ambulance.

there
orayı

Unzen dağı öylesine güzel bir yer ki birçok insan orayı ziyaret eder. - Mt. Unzen is such a nice place that many people visit there.

Lütfen bugün orayı ziyaret et. - Please visit there today.

Английский Язык - Английский Язык
there
in that matter, relation, etc
Избранное