in or at that place

listen to the pronunciation of in or at that place
Английский Язык - Турецкий язык

Определение in or at that place в Английский Язык Турецкий язык словарь

there
oraya

Oraya nasıl gideceğimi söyleyebilir misin? - Could you tell me how to get there?

Oraya gitmeye çok hevesli. - He is very eager to go there.

there
orada

O, kahvaltısını sık sık orada yer. - He often eats breakfast there.

Onlar orada garip bir hayvan gördü. - They saw a strange animal there.

there
şurada

Şurada kitap okuyan adam benim babam. - The man reading a book over there is my father.

Parkta kuşlar burada şurada ötüyorlar. - Birds are singing here and there in the park.

there
There is still time
there
o yer

O yerde birçok insan kalıntısı vardı. - There were a lot of human remains in that place.

there
ünlem orada
there
var

Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var. - In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.

İnternette Tatar dilinde çok az site vardır. - There are few sites in the Tatar language on the Internet.

there
İşte ...: There
there
o konuda

O konuda hiç şüphe yok. - There's no mistaking about that.

Üzgünüm ama o konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. - I'm sorry, but there's nothing I can do about it.

there
ünlem İşte Alsana Gördün mü? Bu kelime be fiilinden önce gelince varlık belirtir ve özne fiilden sonra gelir
there
oradaki

Oradaki o ev Tom'un yaşadığı yerdir. - That house over there is where Tom lives.

O, oradaki erkek çocuktan daha yaşlıdır. - He is older than the boy who is over there.

there
işte!

Bu işte bir bit yeniği var. - There's something fishy going on.

İşten sonra bir parti var. - There's a party after work.

there
oralarda

Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun? - Can't you see a stapler somewhere around there?

Oralarda bir yerde bir çay molası verelim. - Let's have a tea break somewhere around there.

there
{ü} gördün mü

Orada ne olduğunu gördün mü? - Did you see what happened out there?

Oh, buyur bakalım. Gördün mü? Tam olacağını söylediğim gibi oldu. Şimdi git ambulans çağır. - Oh, there you go. See? It happened exactly like I said it would. Now go call the ambulance.

there
orayı

En az elli bin kişi orayı ziyaret etti. - No fewer than fifty thousand people visited there.

Unzen dağı öylesine güzel bir yer ki birçok insan orayı ziyaret eder. - Mt. Unzen is such a nice place that many people visit there.

Английский Язык - Английский Язык
there
in or at that place

    Турецкое произношение

    în ır ät dhıt pleys

    Произношение

    /ən ər ˈat ᴛʜət ˈplās/ /ɪn ɜr ˈæt ðət ˈpleɪs/

    Видео

    ... is if you have smart regulations in place, ...
    ... It's kind of routed under the carpet, in a difficult place. ...
Избранное