in an opposite position

listen to the pronunciation of in an opposite position
Английский Язык - Турецкий язык
aleyhte
against
{e} karşı

Sıkıntılı günlere karşı biraz para biriktirmelisiniz. - You should save some money against a rainy day.

Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum. - Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her.

against
{e} aykırı

O, sözleşmeye aykırıdır. - That's against the contract.

Uzlaşmak benim kurallarıma aykırıdır. - It's against my rules to compromise.

against
{e} karşısında

Yen'in dolar karşısında değer kaybetmesi bekleniyor. - The yen is expected to lose value against the dollar.

Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı. - European currencies weakened against the dollar.

against
ters olarak
against
{e} karşı: against the current akıntıya karşı. a vaccine against the flu gribe karşı bir aşı
against
-e değecek şekilde
against
(Ticaret) mukabili
against
(Ticaret) karşılığı
against
karşılaştırarak
against
e karşı
against
karşı olmak

Nükleer savaşa karşı olmak için kuantum fiziğinde bir doktoraya ihtiyacın yok. - You don't need a PhD in quantum physics to be against nuclear war.

against
-e doğru
against
-e karşı
against
over against ona karşı
against
edat karşı
against
{e} aleyhinde, karşı: a vote against the
against
O adam reform düşmanıdır
Английский Язык - Английский Язык
opposite
against
oppositely
in an opposite position

    Расстановка переносов

    in an op·po·site po·si·tion

    Турецкое произношение

    în ın äpzıt pızîşın

    Произношение

    /ən ən ˈäpzət pəˈzəsʜən/ /ɪn ən ˈɑːpzət pəˈzɪʃən/
Избранное