Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.
- That was probably what influenced their decision.
Yarın muhtemelen kar yağacak.
- Probably it will snow tomorrow.
Galiba birkaç kilo vermeliyim.
- I should probably lose a few pounds.
Galiba biraz kilo vermeliyim.
- I should probably lose a little weight.
Fakat büyük olasılıkla sonuncu olacağım, bu acınacak bir durum.
- But probably I'll be the last, which is a pity.
Tom büyük olasılıkla haklıydı.
- Tom was probably right.
O büyük olasılıkla başarısız olacak.
- He will probably fail.
Fakat büyük olasılıkla sonuncu olacağım, bu acınacak bir durum.
- But probably I'll be the last, which is a pity.
Ben belki de senden daha açım.
- I'm probably hungrier than you are.
Belki de Tom'a bunu yapmak istemediğini söylemen gerekir.
- You should probably tell Tom you don't want to do that.
I can now conjecture readily that this streak of light was, in all likelihood, a gleam from a lantern carried by some one across the lawn.
In all likelihood we are headed for war.