Lütfen yokluğunuzu önceden bana bildiriniz.
- Please inform me of your absence in advance.
Önceden rezervasyon yapmak zorundasın.
- You have to make reservations in advance.
Kaça mal olacağını ona peşinen sorsan iyi olur.
- You had better ask him in advance how much it will cost.
Plan peşinen kabul edildi.
- The plan has been agreed to in advance.
Peşin olarak ödemek zorundayız.
- We have to pay in advance.
Biletler peşin olarak 30 dolar ya da gösteri gününde 35 dolar.
- Tickets are $30 in advance, or $35 on the day of the show.
Peşin ödemek zorundasın.
- You have to pay in advance.
Parayı peşin ödemeni istiyorum.
- I'd like you to pay the money in advance.
I would be glad if you could send me the photos. Thank you in advance.
Yardımınız için şimdiden teşekkür ediyorum.
- Thank you in advance for your help.
Ona yapabileceğin herhangi bir yardım için şimdiden size teşekkür etmek istiyorum.
- I would like to thank you in advance for any help that you are able to give her.
Siz de ona önceden diyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Kahvaltıdan önce duş aldım.
- I showered before breakfast.
Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
- I want to see you before you go.
Ben daha önce böyle güzel bir kız hiç görmemiştim.
- I had never seen such a beautiful girl before.
Daha önce Kyoto' yu ziyaret etti mi?
- Have you ever visited Kyoto before?
John mesleğini ailesinden daha önde tutar.
- John puts his career before his family.
Daha önce o kızla karşılaştım.
- I've met that girl before.
O,bir hafta önce onunla karşılaştığını söyledi.
- He said that he had met her a week before.
Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim.
- I've been drunk before and likely will get drunk many more times.
Düzinelerce insan istasyonun önünde toplandı.
- Dozens of people gathered before the station.
Kapının önünde genç bir adam şarkı söylüyor.
- A young man is singing before the door.
Sana önceden bildireceğim.
- I'll let you know beforehand.
İşleri önceden hazırlayalım.
- Let's get things ready beforehand.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
- He recoiled before his master's anger.
Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır.
- Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.
Sami, çocuklarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koydu.
- Sami put the needs of his children before his own needs.
He travelled in advance of his master, making the necessary arrangements.
... Standing on two feet is a revolutionary advance. ...
... huge advance in search technology. ...