Para gerçekten ödenildi mi?
- Was the money actually paid?
Tom Mary için çalışmayı gerçekten sevdiğini anladı.
- Tom found that he actually liked working for Mary.
Tom'un söylediği gerçekten doğru.
- What Tom said is actually true.
O aslında doğru değil.
- That's actually not true.
Tom aslında Boston şehri sınırları içinde yaşamıyor.
- Tom doesn't actually live within Boston city limits.
İster inanın ister inanmayın, ben aslında resim çizebilirim.
- Believe it or not, I can actually draw.
The actual situation of the world economy is worse then anyone expected a year ago.