in action

listen to the pronunciation of in action
Английский Язык - Турецкий язык
eylem halinde
eylem

Asker eylemde öldürüldü. - The soldier was killed in action.

Tom eylemde öldürüldü. - Tom was killed in action.

(Askeri) MUHAREBEDE, SAVAŞ HALİNDE: Bir kıtanın düşmanla fiilen muharebede bulunması hali
working
{i} çalışma

Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır. - Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.

Onlar yeni binada çalışmaktalar. - They have been working on the new building.

inaction
{i} hareketsizlik
inaction
eylemsizlik
working
çalış durumda olan
working
çalıştırma

Makineleri çalıştırmaya devam etmeliyiz. - We have to keep the machines working.

inaction
hareketsizlik faaliyetsizlik
working
işleyiş

Paranın bir hükmü kalmadığında sistemin tüm işleyişi durur. - When money ceases to have value, the entire system stops working.

working
çalışma jüyesi
working

Eğer gerçekten bir işe ihtiyacın varsa, niçin Tom için çalışmayı düşünmüyorsun? - If you really need a job, why don't you consider working for Tom?

İş hayatının çoğunluğunu bir diplomat olarak geçirdi. - He has spent most of his working life as a diplomat.

inaction
(Tıp) Uyarılara cevap verme hali, kayıtsızlık
inaction
avere olarak
inaction
{i} tembellik
inaction
{i} etkisizlik
inaction
atıl
inaction
inactivityhareketsizlik
inaction
inactivelyhareketsiz olarak
inaction
inactivehareketsiz
inaction
{i} durgunluk
inaction
atalet avarelik
working
{s} çalışan

Ben Manny tarafından yönetilen, veri transferi üzerine çalışan çalışma grubu, 14 Ocak 1999'da bir toplantı yapacak. - The working group on data transfer, led by Ben Manny, will hold a meeting on Jan 14, 1999.

Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu. - Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours.

working
{i} işletme

İşletme mastırımı bitirme üzerinde çalışıyorum. - I'm working on finishing my MBA.

working
(sıfat) çalışan, işleyen, temel, yeterli, çalışma, iş
working
{i} işleme
working
{i} işleme tarzı
working
(isim) çalışma, işleme, iş, işletme, üretme, halletme, çaba, mayalanma, kazı (maden)
working
köpüren
working
working conditions ç
working
{i} çaba
working
working class işçi sınıfı
working
{i} halletme

Şunu halletmek üzerine çalışıyoruz. - We're working on getting that done.

working
{s} yeterli

Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum. - I'm working like crazy to make sure I have enough time.

Английский Язык - Английский Язык
working

The steam engine in action was very impressive.

during combat

Many men were missing in action.

in the midst of carrying out an operation of some sort; while in a battle
inaction
Want of action or activity; forbearance from labor; idleness; rest; inertness
inaction
{i} inactive state; state of non-action; inactiveness; inertness
inaction
disapproval If you refer to someone's inaction, you disapprove of the fact that they are doing nothing. He is bitter about the inaction of the other political parties. the fact that someone is not doing anything
inaction
the state of being inactive
inaction
a state of no activity the state of being inactive
inaction
a state of no activity
in action

    Расстановка переносов

    in ac·tion

    Турецкое произношение

    în äkşın

    Произношение

    /ən ˈaksʜən/ /ɪn ˈækʃən/

    Видео

    ... please come to the web components in action session ...
    ... this region was shaped by the combination action of wind and rain on ...
Избранное