Yabancıya kuşkuyla baktı.
- She eyed the stranger suspiciously.
Tom kuşkuyla Mary'ye baktı.
- Tom stared at Mary suspiciously.
O ona şüpheyle baktı.
- He eyed her suspiciously.
Tom ve Mary birbirine şüpheyle baktı.
- Tom and Mary looked at each other suspiciously.
Bir bakıma, hatalısın.
- In a way, you're wrong.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
- Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
The police officer looked at her suspiciously.