O, güzelce piyano çaldı.
- She played the piano beautifully.
Kilise çiçeklerle güzelce dekore edildi.
- The church was beautifully decorated with flowers.
Onun kadar güzel bir şekilde Çince yazan birini bulmak zordur.
- It's hard to find someone who writes Chinese as beautifully as he.
Bunun güzel bir şekilde üstesinden geldin.
- You handled that beautifully.
O güzel şekilde şarkı söyleyebilir ve dans edebilir.
- She can sing and dance beautifully.
Aktris güzel giyinmişti.
- The actress was dressed beautifully.