Tom sonuçlarını geliştiriyordu.
- Tom was improving his results.
Ben Bretonca bilgimi geliştiriyorum.
- I'm improving my knowledge of Breton.
Biz her zaman servis kalitesinde iyileştirmeyi amaçlıyoruz.
- We are always aiming at improving the quality of service.
Almancamı geliştirmekle ilgiliyim.
- I'm interested in improving my German.
Fransızcamı geliştirmekle ilgileniyorum.
- I'm interested in improving my French.
Rahip insanların maneviyatını geliştirmek için çalıştı.
- The priest tried to improve the people's morals.
Tom gerçekten geliştirmek istiyor.
- Tom really wants to improve.
Fransızcamı ilerletmek istiyorum ama gerçekten hiç vaktim yok.
- I would like to improve my French but I really have no time.
Fransızcamı ilerletmek isterim.
- I'd like to improve my French.
Öğrenci ilerlemek zorunda.
- The pupil has to improve.
Sarımsak yemeğin lezzetini artırmak için kullanılır.
- Garlic is used to improve the taste of food.
Dan eski kütüphanesini iyileştirmek için yerel vakıflardan fon aldı.
- Dan received funds from local foundations to improve his old library.
İyileştirmek değiştirmektir; mükemmel olmak sık sık değiştirmektir.
- To improve is to change; to be perfect is to change often.
Durumu düzeltmek için daha çok çalışmalıyız.
- To improve the situation, we must work harder.
Tom gerçekten geliştirmek istiyor.
- Tom really wants to improve.
Rahip insanların maneviyatını geliştirmek için çalıştı.
- The priest tried to improve the people's morals.
Egzersiz sağlığı geliştirir.
- Exercise improves health.
İngilizce telaffuzumu geliştirmek istiyorum.
- I would like to improve my English pronunciation.
İlerleme için yer var.
- There's room for improvement.
Öğrenci ilerlemek zorunda.
- The pupil has to improve.
... your chance of improving your success ...
... improving safety on the internet. ...