Yüzüğü harika değil mi?
- Isn't her ring gorgeous?
O hasta olsa bile harika görünüyor.
- Even ill she looks gorgeous.
O 22 yaşında göz kamaştırıcı bir kızdı.
- She was a gorgeous girl of 22.
Bence göz kamaştırıcısın.
- I think you're gorgeous.
Muhteşem görünüyorsun.
- You're looking gorgeous.
Muhteşem kek ağzımı sulandırdı.
- The gorgeous cake made my mouth water.
Ne görkemli bir çiçek!
- What a gorgeous flower!
Bu görkemli bir şehir.
- This is a gorgeous town.
Çok güzel gözlerin var.
- You have gorgeous eyes.
O zengin ve daha da iyisi o çok güzel.
- She's rich, and even better, she's gorgeous.