ikna et

listen to the pronunciation of ikna et
Турецкий язык - Английский Язык
convince

Tom convinced Mary that John was innocent. - Tom, John'un masum olduğu konusunda Mary'yi ikna etti.

He convinced his daughter to not marry Tom. - O, Tom'la evlenmemesi için kızını ikna etti.

persuade

I figure that there is no point in trying to persuade him. - Onu ikna etmeye çalışmanın faydası olmadığını düşünüyorum.

I tried to persuade Sam to give up his plan, only to fail. - Sam'i sadece başarısız olacak planından vazgeçmesi için ikna etmeye çalıştım,

talk into
brought around
{f} jolly
induce
{f} persuaded

The salesperson persuaded her to buy the dress. - Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.

I persuaded him to go to the party. - Onu partiye gitmeye ikna ettim.

bring around
overpersuade
talkinto
bringaround
broughtaround
convincing

I had trouble convincing Tom to help. - Tom'u yardım etmeye ikna etme sorunum vardı.

I had trouble convincing Tom not to leave. - Tom'u gitmemeye ikna etme sorunum vardı.

talk#into
convinced

The evidence convinced us of his innocence. - Kanıt bizi onun masumluğuna ikna etti.

Tom certainly convinced me that I should lose some weight. - Tom biraz zayıflamam konusunda kesinlikle beni ikna etti.

ikna et
Избранное