They were needed in South America.
- Güney Amerika'da onlara ihtiyaç duyuldu.
Tom may take all the time he needs.
- Tom ihtiyaç duyduğu tüm zamanı alabilir
I have so many things I don't need.
- İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
You won't be needing that where you're going.
- Gittiğin yerde buna ihtiyaç duymayacaksın.
You won't be needing that where you're going.
- Gittiğin yerde buna ihtiyaç duymayacaksın.
I'd like to stay and help, but I'm needed elsewhere.
- Kalıp yardımcı olmak istiyorum ama bana başka bir yerde ihtiyaç duyuluyor.
She needed fuckin' words of love.
- O, kahrolası aşk sözlerine ihtiyaç duyuyordu.