I have so many things I don't need.
- İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
He has a beard, and therefore he doesn't need to shave.
- Sakalı var ve bu yüzden traş olmaya ihtiyaç duymaz.
You won't be needing that where you're going.
- Gittiğin yerde buna ihtiyaç duymayacaksın.
They were needed in South America.
- Güney Amerika'da onlara ihtiyaç duyuldu.
The older you get, the less sleep you need.
- Ne kadar yaşlanırsanız, uykuya o kadar az ihtiyaç duyarsınız.
I suddenly needed a car.
- Aniden bir arabaya ihtiyaç duydum.
She needed fuckin' words of love.
- O, kahrolası aşk sözlerine ihtiyaç duyuyordu.