The magazine is researching the most disgusting insects on the planet.
- Dergi gezegendeki en iğrenç böcekleri araştırıyor.
That attitude of his is quite disgusting.
- Onun bu tutumu oldukça iğrençtir.
What a hideous-looking couch.
- Ne iğrenç görünümlü bir kanepe.
Don't say these hideous words again!
- Bu iğrenç sözleri tekrar söyleme!
There is a foul odor in the air.
- Havada iğrenç bir koku var.
The dirty clothes left a foul odor in the air of the locker room.
- Kirli giysiler soyunma odasının havasında iğrenç bir koku bıraktı.
Death, in whatever form, is repulsive.
- Ölüm, hangi biçimde olursa olsun, iğrençtir.
Do you find me repulsive?
- Beni iğrenç buluyor musunuz?
It looks yucky to me.
- O benim için iğrenç görünüyor.
It looks really yucky.
- O gerçekten iğrenç görünüyor.
War is a loathsome business.
- Savaş iğrenç bir iştir.
Spiders are loathsome little creatures.
- Örümcekler iğrenç küçük yaratıklardır.
I heard that they discovered the footprints of an abominable snowman in the Himalayan mountains.
- İğrenç bir kardan adamın ayak izlerini Himalaya dağlarında keşfettiklerini duydum.
I heard that footprints of an abominable snowman were found in the Himalayan mountains.
- İğrenç bir kardan adamın ayak izlerinin Himalaya dağlarında bulunduğunu duydum.
Ana's boyfriend is so cloying. He's always trying to kiss her and hold her hand.
- Ana'nın erkek arkadaşı çok iğrenç. O her zaman onu öpmeye ve onun elini tutmaya çalışıyor.
Tom's shoes are dirty.
- Tom'un ayakkabıları iğrenç.
I don't like dirty jokes.
- İğrenç şakalardan hoşlanmıyorum.
Such an idea is abhorrent to her.
- Böyle bir fikir onun için iğrenç.
You filthy beast, get out of here!
- Seni iğrenç canavar, buradan defol!
Wisdom and goodness to the vile seem vile.
- Alçak için bilgelik ve iyilik iğrenç görünüyor.
It's morally repugnant.
- Bu ahlaken iğrençtir.
I think it's disgusting.
- Bunun iğrenç olduğunu düşünüyorum.
The magazine is researching the most disgusting insects on the planet.
- Dergi gezegendeki en iğrenç böcekleri araştırıyor.
You saved all your baby teeth in this matchbox? That's gross!
- Bütün bebek dişlerini bu kibrit kutusunda biriktirdin mi? Bu iğrenç!
Rat whiskers are gross.
- Sıçan bıyıkları iğrençtir.
You're really revolting!
- Sen gerçekten iğrençsin!
I can't believe that Tom said such hateful things about Mary.
- Tom'un Mary hakkında böylesine iğrenç şeyler söylediğine inanamıyorum.
He is not such a nasty fellow as you think.
- O, sandığın gibi iğrenç adam değil.
His nasty face doesn't scare me even a bit.
- Onun iğrenç yüzü beni biraz bile korkutmadı.
I'm afraid of cockroaches, because they are disgusting and ugly.
- Hamam böceklerinden korkuyorum çünkü onlar iğrenç ve çirkinler.
Tom's jokes are offensive.
- Tom'un esprileri iğrenç.
His jokes are offensive.
- Onun şakaları iğrenç.
Sami might have committed this heinous act.
- Sami bu iğrenç eylemi işlemiş olabilirdi.
Spoiling an ending is a heinous crime against humanity.
- Sonu berbat etmek, insanlığa karşı iğrenç bir suçtur.
You filthy beast, get out of here!
- Seni iğrenç canavar, buradan defol!
I wish I could say this was shocking.
- Keşke bunun iğrenç olduğunu söyleyebilsem.
It looks really yucky.
- O gerçekten iğrenç görünüyor.
It looks yucky to me.
- O benim için iğrenç görünüyor.
Tom was rude and obnoxious.
- Tom kaba ve iğrençti.
Do people ever accuse you of being obnoxious?
- İnsanlar seni hiç iğrenç olmakla suçluyorlar mı?
It made me feel lousy.
- Bu beni iğrenç hissettirdi.
She's just a bit nauseous.
- O sadece biraz iğrenç.
Tom is looking a little nauseous.
- Tom biraz iğrenç görünüyor.
A putrid smell came up out of the hole in the ground.
- Yerdeki delikten iğrenç bir koku çıktı.
Such an idea is abhorrent to her.
- Böyle bir fikir onun için iğrenç.