John laid claim to the painting.
- John tablo üzerinde hak iddia etti.
Goethe claimed, one who cannot speak foreign languages does not know one's own language either.
- Goethe iddia etti, yabancı dilleri konuşamayan birisi kendi dilini de bilmez.
Can you prove the allegations?
- İddiaları kanıtlayabilir misin?
The allegations are completely unfounded.
- İddialar tamamen asılsız.
Can you prove the validity of your assertion?
- İddianızın geçerliliğini ispat edebilir misiniz?
An assertion isn't a proof.
- Bir iddia bir kanıt değildir.
I bet ten dollars on that horse.
- O at üzerine on dolar iddiaya giriyorum.
Tom claims that he can taste the difference between these two brands of salt.
- Tom bu iki tuz markası arasındaki farkı tadabileceğini iddia ediyor.
She allegedly murdered him.
- İddiaya göre onu o öldürdü.
One organization allegedly controls the European drug market.
- İddialara göre, bir örgüt Avrupa uyuşturucu piyasasını kontrol ediyor.
The argument that smoking is injurious has become accepted.
- Sigara içmenin zararlı olduğu iddiası kabul edildi.
This idea is the basis of my argument.
- Bu fikir benim iddiamın temelidir.
Some claim that full-body scanners violate the Fourth Amendment.
- Bazıları tam vücut tarayıcılarının dördüncü yasa değişikliğini ihlal ettiğini iddia etmektedir.
These claims lack a scientific foundation.
- Bu iddialar bir bilimsel dayanaktan yoksun.
The salesman made some exaggerated claims in order to sell his product.
- Satıcı onun ürününü satmak için bazı abartılı iddialar ortaya attı.
Tom had denied the allegations.
- Tom iddiaları reddetti.
The allegations are completely unfounded.
- İddialar tamamen asılsız.