Don't interpret their silence as obedience.
- Onların sessizliğini itaat olarak yorumlama.
The duty of a daughter is in obedience.
- Bir kızın görevi itaattir.
There was no option but to obey.
- İtaat etmekten başka bir seçenek yoktu.
Children must obey their parents and parents must obey their employers.
- Çocuklar ebeveynlerine itaat etmek zorundadır ve ebeveynler patronlarına itaat etmek zorundadır.
I will not tolerate such subordination.
- Ben böyle itaate katlanmayacağım.
We have the alternative of death and submission.
- Ölüm ve itaat alternatifimiz var.
There was no option but to obey.
- İtaat etmekten başka bir seçenek yoktu.
We have to obey orders.
- Emirlere itaat etmek zorundayız.