Tom wants a bigger discount.
- Tom daha büyük bir indirim istiyor.
There's a scratch here. Could you give me a discount?
- Burada bir çizik var. Bana indirim yapar mısınız?
We wish to advise you of the following price reductions.
- Aşağıdaki fiyat indirimleri ile ilgili sana nasihat etmek istiyoruz.
It's not about cost reduction.
- Bu, maliyet indirimi ile ilgili değil.
My cat ate a part of the rebate check.
- Kedim, indirim çekinin bir parçasını yedi.
I bought this T-shirt on sale.
- Bu tişörtü indirimli aldım.
Tom bought a camera at a bargain sale.
- Tom indirimli satışlarda bir kamera aldı.
In August almost all the stores offer discounts.
- Ağustos ayında neredeyse tüm mağazalar indirim sunar.
Today, we're selling that at twenty-five percent off our usual price.
- Bugün normal fiyatımızdan yüzde yirmi beş indirimle satıyoruz.
What's the deductible on your insurance?
- Senin sigortanda indirimli nedir?
This insurance has a high deductible.
- Bu sigortanın yüksek bir indirimi var.
Advertisements for discounts and sales constantly arrive on Tom's mobile phone.
- İndirimler ve satışlarla ilgili ilanlar sürekli olarak Tom'un cep telefonuna geliyor.
The Government are considering tax cuts.
- Hükümet, vergi indirimlerini düşünüyor.
The plan announced Tuesday calls for $54 billion in tax cuts.
- Salı günü yayınlanan planda 54 milyar dolar vergi indirimi duyuruldu.
The tax agent allowed the deduction.
- Vergi ajanı indirime izin verdi.