Tom said that he doesn't want to hurt you, but if you come around here again, he'll beat you up.
- Tom seni incitmek istemediğini fakat buraya tekrar gelirsen, seni döveceğini söyledi.
It was not my intention to hurt your feelings.
- Benim amacım duygularını incitmek değildi
Are you aware of anyone who would want to harm Tom?
- Tom'u incitmek isteyecek birinin farkında mısın?
I never wanted to harm you.
- Seni asla incitmek istemedim.
I didn't mean to offend you.
- Seni incitmek istemedim.
I never had any reason to offend Tom.
- Tom'u incitmek için herhangi bir nedenim yoktu.
I apologize if I offended you.
- Seni incittiysem özür dilerim.
He apologized for having offended her.
- Onu incittiği için özür diledi.
He apologized for having offended her.
- Onu incittiği için özür diledi.
I apologize if I offended you.
- Seni incittiysem özür dilerim.
She injured herself while dancing.
- Dans ederken kendini incitti.
Tom injured himself at work today.
- Tom bugün çalışırken kendini incitti.
She injured herself while dancing.
- Dans ederken kendini incitti.
I feared they might injure themselves.
- Kendilerini incitebileceklerinden korktum.
We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
- Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
He hurt his arm lifting so much weight.
- Çok fazla ağırlık kaldırırken kolunu incitti.