i̇ltifatlar

listen to the pronunciation of i̇ltifatlar
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) İLTİFATAT
İltifat
(Osmanlı Dönemi) NAZAR
iltifat
(Osmanlı Dönemi) ilgi gösterme; lütuf, ikram, bağış; güzel sözle samimi olarak okşamak, iyilik etmek
iltifat
Yüzünü çevirerek bakma
iltifat
Birine güler yüz gösterme, hatırını sorma, tatlı davranma: "Genç kızlar erkeklerin iltifatlarına nasıl karşılık vereceklerini şaşırmışlardı."- M. Yesarî. İlgi gösterme, rağbet etme: "Kime iltifat dozunu artırırsa, o gerçekten de bir şeyler olurdu."- Ç. Altan
iltifat
Söz söylerken, daha çok etki sağlamak için beklenmedik bir anda sözü, konu ile çok yakından ilgili birine veya bir şeye yöneltme
iltifat
İlgi gösterme, rağbet etme
iltifat
Birine güler yüz gösterme, hatırını sorma, tatlı davranma
İLTİFAT
(Osmanlı Dönemi) Güzel sözle samimi olarak okşamak. Yüz göstermek. Teveccüh etmek. İyilik etmek. Lütfetmek
İLTİFAT
(Osmanlı Dönemi) Dikkat, itina
İLTİFAT
(Osmanlı Dönemi) Edb: Bir mevzu anlatılırken, o anda kalbe doğan bir ilham coşkunluğu ile -mevzu dışına çıkmadan- sözün ve hitabın yönünü değiştirme san'atıdır. Meselâ: Asım'ın nesli... Diyordum ya... Nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecekŞüheda gövdesi, bir baksana, dağlar taşlar.O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar.Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor,Bir hilâl uğruna ya Rab ne güneşler
Турецкий язык - Английский Язык

Определение i̇ltifatlar в Турецкий язык Английский Язык словарь

iltifat
compliment

You know that your English is good when people stop complimenting you on how good your English is. - İnsanlar İngilizcenizin ne kadar iyi olduğu hakkında iltifat etmeyi bırakırsa İngilizcenizin iyi olduğunu bilirsiniz.

Tom complimented Mary on how nice she looked. - Tom ne kadar hoş göründüğüne dair Mary'ye iltifat etti.

iltifatlar
compliment
iltifat
courtship
iltifat
kind treatment
iltifat
attention

Tom was flattered by Mary's attention. - Tom Mary'nin iltifatıyla pohpohlandı.

Women like attention. - Kadınlar iltifattan hoşlanırlar.

iltifat
politeness
iltifat
complimented

Tom complimented Mary. - Tom Mary'ye iltifat etti.

Tom complimented Mary on how nice she looked. - Tom ne kadar hoş göründüğüne dair Mary'ye iltifat etti.

iltifat
popular approval
iltifat
treating (someone) with friendliness
iltifat
taffy
iltifat
sugar
iltifat
(Konuşma Dili) compliment, remark intended to praise or please
iltifat
(sahte) claptrap
iltifat
kindness
iltifat
kind treatment, favour; compliment
iltifat
bouquet
iltifat
tradelast
iltifat
favor
iltifatlar yağdırma
rose water