Tom couldn't rule out the possibility that Mary didn't like him.
- Tom Mary'nin ondan hoşlanmamış olma ihtimalini kabul edemedi.
Tom couldn't rule out the possibility that someone had lit his house on fire.
- Tom birinin evini ateşte yakmış olması ihtimalini kabul edemedi.
Is there any chance that he'll resign?
- Onun istifa edeceğine dair bir ihtimal var mı?
If by any chance he's busy, help him.
- Bir ihtimal meşgul olursa, ona yardım et.
The probability of Tom being punished is very small.
- Tom'un cezalandırılma ihtimali çok düşüktür.
In all probability, the money will not be paid.
- Çok büyük bir ihtimalle para ödenmeyecek.
It's a depressing prospect.
- Çok iç karartıcı bir ihtimal.
They now face the prospect of having to wear a cycling helmet by law.
- Onlar yasayla bisiklet kaskı giymek zorunda kalma ihtimali ile karşı karşıyalar.
That's possible but highly unlikely.
- Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal.
In all likelihood, you will pass the entrance exam if you use this textbook.
- Büyük bir ihtimalle, bu ders kitabını kullanırsan, giriş sınavını geçeceksin.
Is there any likelihood of his coming?
- Onun gelme ihtimali var mı?
Tom is well aware of the odds.
- Tom ihtimallerin farkındadır.
He beat the odds and was successful.
- O, ihtimalleri yendi ve başarılı oldu.
Could you perhaps translate that for me?
- Bir ihtimal bunu benim için çevirir misin?
Tom is well aware of the odds.
- Tom ihtimallerin farkındadır.
He beat the odds and was successful.
- O, ihtimalleri yendi ve başarılı oldu.
If by any chance he's busy, help him.
- Bir ihtimal meşgul olursa, ona yardım et.
If by any chance he comes, give him this paper.
- Bir ihtimal gelirse, ona bu kağıdı ver.