Her thick makeup is disgusting.
- Onun koyu makyajı iğrençtir.
The magazine is researching the most disgusting insects on the planet.
- Dergi gezegendeki en iğrenç böcekleri araştırıyor.
That is one of the most hideous paintings I have ever seen.
- O şimdiye kadar gördüğüm en iğrenç resimlerinden biridir.
Don't say these hideous words again!
- Bu iğrenç sözleri tekrar söyleme!
I wonder why Tom was in such a foul mood.
- Tom'un neden böyle bir iğrenç ruh hali içinde olduğunu merak ediyorum.
There is a foul odor in the air.
- Havada iğrenç bir koku var.
Do you find me repulsive?
- Beni iğrenç buluyor musunuz?
Smoking is a repulsive habit.
- Sigara içmek iğrenç bir alışkanlıktır.
Wisdom and goodness to the vile seem vile.
- Alçak için bilgelik ve iyilik iğrenç görünüyor.
It's morally repugnant.
- Bu ahlaken iğrençtir.
You filthy beast, get out of here!
- Seni iğrenç canavar, buradan defol!
The magazine is researching the most disgusting insects on the planet.
- Dergi gezegendeki en iğrenç böcekleri araştırıyor.
Her thick makeup is disgusting.
- Onun koyu makyajı iğrençtir.
You saved all your baby teeth in this matchbox? That's gross!
- Bütün bebek dişlerini bu kibrit kutusunda biriktirdin mi? Bu iğrenç!
Rat whiskers are gross.
- Sıçan bıyıkları iğrençtir.
It looks really yucky.
- O gerçekten iğrenç görünüyor.
It looks yucky to me.
- O benim için iğrenç görünüyor.
You're really revolting!
- Sen gerçekten iğrençsin!
I can't believe that Tom said such hateful things about Mary.
- Tom'un Mary hakkında böylesine iğrenç şeyler söylediğine inanamıyorum.
He tells dirty jokes even to children.
- Çocuklara bile iğrenç fıkralar anlatır.
Tom's shoes are dirty.
- Tom'un ayakkabıları iğrenç.
She's nasty and mean.
- O, iğrenç ve pintidir.
I didn't expect such a nasty response to my question.
- Soruma böyle iğrenç bir yanıt beklememiştim.
I'm afraid of cockroaches, because they are disgusting and ugly.
- Hamam böceklerinden korkuyorum çünkü onlar iğrenç ve çirkinler.
His jokes are offensive.
- Onun şakaları iğrenç.
Tom's jokes are offensive.
- Tom'un esprileri iğrenç.
Sami might have committed this heinous act.
- Sami bu iğrenç eylemi işlemiş olabilirdi.
Tom was the victim of a heinous crime.
- Tom iğrenç bir suçun kurbanıydı.
Ana's boyfriend is so cloying. He's always trying to kiss her and hold her hand.
- Ana'nın erkek arkadaşı çok iğrenç. O her zaman onu öpmeye ve onun elini tutmaya çalışıyor.
War is a loathsome business.
- Savaş iğrenç bir iştir.
Spiders are loathsome little creatures.
- Örümcekler iğrenç küçük yaratıklardır.
I heard that footprints of an abominable snowman have been discovered in the Himalayas.
- İğrenç bir kardan adamın ayak izlerinin Himalayalarda keşfedildiğini duydum.
I heard that they found the footprints of an abominable snowman in the Himalayas.
- İğrenç bir kardan adamın ayak izlerini Himalayalarda bulduklarını duydum.
Such an idea is abhorrent to her.
- Böyle bir fikir onun için iğrenç.
You filthy beast, get out of here!
- Seni iğrenç canavar, buradan defol!
I wish I could say this was shocking.
- Keşke bunun iğrenç olduğunu söyleyebilsem.
It looks yucky to me.
- O benim için iğrenç görünüyor.
It looks really yucky.
- O gerçekten iğrenç görünüyor.
Tom never used to be so obnoxious.
- Tom hiç bu kadar iğrenç olmadı.
Tom is really obnoxious, isn't he?
- Tom gerçekten iğrenç, değil mi?
It made me feel lousy.
- Bu beni iğrenç hissettirdi.
Tom is looking a little nauseous.
- Tom biraz iğrenç görünüyor.
Tom said he felt nauseous.
- Tom iğrenç hissettiğini söyledi.
A putrid smell came up out of the hole in the ground.
- Yerdeki delikten iğrenç bir koku çıktı.
Such an idea is abhorrent to her.
- Böyle bir fikir onun için iğrenç.