I have a gut feeling that that won't happen.
- Onun olmayacağına dair içgüdüsel bir hissim var.
My gut feeling is that Tom won't show up tomorrow.
- Benim içgüdüsel hissim Tom'un yarın gelmeyeceğidir.
Birds learn to fly instinctively.
- Kuşlar uçmayı içgüdüsel olarak öğrenirler.
Tom instinctively backed away.
- Tom içgüdüsel olarak geri çekildi.