The boss tortured the workers with his criticism.
- Patron eleştirisiyle işçilere işkence yaptı.
It was torture for him to see his girlfriend with another man.
- Kız arkadaşını başka bir adamla görmesi işkenceydi.
The natives were tormented by a long spell of dry weather.
- Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.
Please don't torment me any longer.
- Lütfen artık bana işkence etme.
I'm firmly opposed to corporal punishment.
- Ben işkenceye kesin olarak karşıyım.
Mary's back pain was torturing her.
- Mary'nin sırt ağrısı ona işkence yapıyordu.
Stop torturing me. What did he say? He said yes.
- Bana işkence yapmaya son ver. Ne dedi? Evet dedi.