The boss tortured the workers with his criticism.
- Patron eleştirisiyle işçilere işkence yaptı.
In the U.S., it is illegal to torture people in order to get information from them.
- ABD'de, onlardan bilgi almak için insanlara işkence yapmak yasaktır.
The natives were tormented by a long spell of dry weather.
- Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.
Please don't torment me any longer.
- Lütfen artık bana işkence etme.
I'm firmly opposed to corporal punishment.
- Ben işkenceye kesin olarak karşıyım.
Stop torturing me. What did she say?
- Bana işkence etmeyi bırak. O ne dedi?
Stop torturing me. What did he say? He said yes.
- Bana işkence yapmaya son ver. Ne dedi? Evet dedi.
Mary was burned at the stake.
- Mary işkence direğinde yakıldı.
Layla wanted to torture Sami.
- Leyla, Sami'ye işkence etmek istedi.
They tortured the prisoner first and then killed him.
- Onlar, tutukluya önce işkence ettiler ve sonra onu öldürdüler.
He tortured a prisoner.
- O bir hükümlüye işkence etti.
Stop torturing yourself.
- Kendine işkence etmeyi bırak.
Stop torturing me. What did he say?
- Bana işkence etmeyi bırak. O ne dedi?