He sat in the front so as to be able to hear.
- İşitebilmek için önde oturdu.
Please read it aloud so that everyone can hear.
- Herkes işitebilsin diye lütfen yüksek sesle oku.
Tom can hardly hear without his hearing aid.
- Tom işitme cihazı olmadan neredeyse duyamıyor.
Tom lost his hearing.
- Tom işitmesini kaybetti.