He sat in the front so as to be able to hear.
- İşitebilmek için önde oturdu.
Hearing this song after so long really brings back the old times.
- Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
Tom can hardly hear without his hearing aid.
- Tom işitme cihazı olmadan neredeyse duyamıyor.
Tom lost his hearing.
- Tom işitmesini kaybetti.