Wondering if that restaurant had plov, I went inside.
- Bu lokantada pilav olup olmadığını merak ederek içeriye girdim.
Tom just went inside.
- Tom az önce içeriye girdi.
Tom broke the door window, reached inside, unlocked the door and got into the car.
- Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi.
You need to look inward.
- İçeriye bakman gerek.
The burglar got in through a broken window.
- Hırsız kırık bir pencereden içeriye girdi.
He came in through the window.
- O, pencereden içeriye girdi.
We've got to find another way to get in.
- İçeriye girmek için başka bir yol bulmak zorundayız.
Please make an appointment to come in and discuss this further.
- İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.
Keep the kids indoors.
- Çocukları içeride tutun.
I prefer to stay indoors.
- Ben içeride kalmayı tercih ederim.
We spent all day indoors.
- Biz bütün günü içeride geçirdik.
Do you wear shoes indoors?
- İçeride ayakkabı giyer misin?
Within days, Japan captured the American island of Guam.
- Birkaç gün içerisinde, Japonya, Amerikan Guam adasını ele geçirdi.
Apparently, we'll be getting a raise within two months.
- Görünüşe göre, biz iki ay içerisinde bir artış alacağız.