huzurunda

listen to the pronunciation of huzurunda
Турецкий язык - Английский Язык
in the presence of

They made a fool of him in the presence of ladies. - Bayanların huzurunda onu aptal yerine koydular.

Don't tell your dirty jokes in the presence of children. - Çocukların huzurunda kirli fıkralar anlatmayın.

before
in the face of
in the presence
huzur
{i} tranquility

Nature photos of animals taken in complete tranquility and serenity, are truly masterpieces. - Hayvanların huzur ve sükunet içinde çekilen doğa resimleri gerçekten şaheserdir.

huzurunda olmak
to be in the presence of
huzur
{i} presence

You must take off your hats in the presence of ladies. - Hanımefendilerin huzurunda şapkalarınızı çıkarmak zorundasınız.

Not long ago we heard a father say in the presence of his large family, I don't want any of my boys to be lawyers. - Yakın zamanda bir babanın büyük ailesinin huzurunda, erkek çocuklarımdan hiçbirinin avukat olmasını istemiyorum. dediğini duyduk.

huzur
{i} serenity

Nature photos of animals taken in complete tranquility and serenity, are truly masterpieces. - Hayvanların huzur ve sükunet içinde çekilen doğa resimleri gerçekten şaheserdir.

huzur
peace

Even at nighttime, it was not quiet and peaceful any more. - Gece vakti bile olsa, artık sessiz ve huzurlu değil.

Marriage, in peace, is this world's paradise; in strife, this life's purgatory. - Huzurlu evlilik bu dünyanın cennetidir, çekişmeli evlilik bu dünyanın arafıdır.

huzur
{i} comfort

I never feel comfortable in his presence. - Onun huzurunda asla rahat hissetmem.

huzur
sereneness
huzur
rest

I feel restless when I have to wait too long for my friend to show up. - Arkadaşımın gelmesini çok uzun süre beklemek zorunda kaldığımda huzursuz hissediyorum.

Tom was impatient and restless. - Tom sabırsız ve huzursuzdu.

huzur
calm

The strike had not been peaceful, however, and Rev. Martin Luther King, Jr. begged both sides to be patient and calm. - Ancak, grev huzurlu olmamıştı ve Aziz Martin Luther King, Jr her iki taraftan sabırlı ve sakin olmasını rica etti.

huzur
ataraxy
huzur
tranquillity
huzur
ease

Tom felt ill at ease. - Tom huzursuz hissetti.

I saw at once that he was ill at ease. - Onun huzursuz olduğunu hemen anladım.

huzur
repose
huzur
{i} quiet

I would like some peace and quiet. - Biraz huzur ve sessizlik isterim.

Tom just wanted some peace and quiet. - Tom sadece biraz huzur ve sessizlik istedi.

huzur
peacefulness
huzur
composure
huzur
quietness
huzur
audience
huzur
peace of mind, freedom from anxiety
huzur
evenness
huzur
presence (of an exalted personage): Sultanın huzuruna çıktık. We came before the sultan. Huzura kabul olunmadı. He was not admitted to see him/her
huzur
quietude
huzur
presence, attendance
huzur
presence, attendance; peace, ease, quiet, comfort, calm
huzur
tranquillity, peace, freedom from disturbance or turmoil
huzur
languor
huzur
poise
huzur
wellbeing
huzur
ataraxia
Турецкий язык - Турецкий язык
huzurunda
Избранное