O, bana aç olduğunu fısıldadı.
- He whispered to me that he was hungry.
Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
- You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
Sanırım Tom şimdiye kadar acıkmış olmalı.
- I think Tom must be hungry by now.
Tom ve Mary acıkmış gibi görünmüyor.
- Tom and Mary don't seem to be hungry.
O sadece karnı aç olduğunda bağırır.
- He only screams when he's hungry.