Tom'un sadece bir çift çorabı vardı ve onların delikleri vardı.
- Tom only had one pair of socks and they had holes in them.
Delik çoraplarımı giydim.
- I've worn holes in my socks.
Tom ön avlusunda bir çukur kazdı.
- Tom dug a hole in his front yard.
Onlar çukur kazıyorlar.
- They're digging a hole.
Çocuklar bilye oyunları için yerde küçük bir oyuk açtılar.
- The children made a small hole in the ground for their game of marbles.
Tartışma geçersizdir.
- The argument is full of holes.
Tutukluluğu sırasında Tom hücrede birkaç ay geçirdi.
- During his detention, Tom spent several months in the hole.
Anlatı boşluklarla dolu.
- The story is full of holes.
Neden 5 ve 50 yenlik bozuk paraların ortasında boşluk var?
- Why do the five yen coin and the fifty yen coin have holes in the center?
Sadece bir deliğe girmek ve asla çıkmak istemiyorum.
- I just want to crawl into a hole and never come out.
Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.
- It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
car hole; brain hole.
Get some popcorn out of that popcorn bucket hole.
I have found a hole in your argument.
The shortstop ranged deep into the hole to make the stop.
She completely holed the argument.
His apartment is a hole!.
I played 18 holes yesterday. The second hole today cost me three strokes over par.
Shrapnel holed the ship's hull.
... their machine's root of trust, they punch holes in the network perimeter by accident, ...
... - KNOCK IT DOWN! - WHY DON'T YOU GUYS SHUT YOUR PIE HOLES? ...