Tom son derece eli açık.
- Tom is extremely generous.
Cömert davet için teşekkür ederiz fakat misafirliğin tadını kaçırmak istemiyoruz.
- Thank you for the generous invitation but we don't want to wear out our welcome.
O yoksul olduğu gibi cömerttir.
- Poor as he is, he is generous.
Yemekler arasında genellikle bol miktarda şekerleme, dondurma, patlamış mısır ve meyve yiyebiliyor.
- Between meals, he usually manages to stow away a generous supply of candy, ice cream, popcorn and fruit.
Bu restoranda porsiyonlar boldur.
- The portions at this restaurant are generous.
Zengin doğasında oynamamalısın.
- You should not play on his generous nature.
O, tanıdığım en eli bol insanlardan biridir.
- She is one of the most generous people I know.
Tom eli bol ve naziktir.
- Tom is generous and kind.