hissettirmek

listen to the pronunciation of hissettirmek
Турецкий язык - Английский Язык
hint
shadow out
shadow forth
adumbrate
to let (someone) know about (something)
to cause (someone) to perceive (something)
make feel
make understand
breathe
hint at
evoke
hisset
{f} felt

She felt uneasy when the children did not come home. - Çocuklar eve gelmediği zaman huzursuz hissetti.

I felt the house shake a little. Didn't you? - Ben evin biraz sallandığını hissettim, sen hissetmedin mi?

hisset
{f} feeling

I'm not feeling too well. - Ben çok iyi hissetmiyorum.

Feeling tired after his walk in the country, he took a nap. - Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.

hisset
{f} sensing

Sensing danger, he ran away. - Tehlikeyi hissetti, kaçtı.

hisset
{f} feel

I find it necessary to be able to say what I feel. - Ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum.

Feeling tired after his walk in the country, he took a nap. - Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.

kendini hissettirmek
to make one's/its presence felt
Турецкий язык - Турецкий язык
Hissetmesine sebep olmak, duyurmak, sezdirmek: "Hesapları araştırdığımı hissettiren bir vesikayı okuduğu zaman sarardı."- F. R. Atay
Hissetmesine sebep olmak, duyurmak, sezdirmek
HİSSET
(Osmanlı Dönemi) Cimrilik. Bahillik. Tamahkârlık
HİSSET
(Osmanlı Dönemi) Alçaklık
hisset
Cimrilik, pintilik
hisset
Cimri
hissettirme
Hissettirmek işi
hissettirmek
Избранное