hissettirme

listen to the pronunciation of hissettirme
Турецкий язык - Английский Язык

Определение hissettirme в Турецкий язык Английский Язык словарь

hisset
{f} felt

She was very well before lunch, but felt sick afterward. - O, öğle yemeğinden önce çok iyiydi, ama sonrasında hasta hissetti.

I felt the house shake a little. Didn't you? - Ben evin biraz sallandığını hissettim, sen hissetmedin mi?

hisset
{f} feeling

Feeling tired after his walk in the country, he took a nap. - Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.

Tom wasn't feeling particularly talkative. - Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.

hisset
{f} sensing

Sensing danger, he ran away. - Tehlikeyi hissetti, kaçtı.

hissettirmek
make feel
hissettirmek
{f} hint
hisset
{f} feel

I find it necessary to be able to say what I feel. - Ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum.

Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely. - Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.

hissettirmek
breathe
hissettirmek
hint at
hissettirmek
shadow out
hissettirmek
shadow forth
hissettirmek
adumbrate
hissettirmek
to let (someone) know about (something)
hissettirmek
to cause (someone) to perceive (something)
hissettirmek
make understand
hissettirmek
evoke
Турецкий язык - Турецкий язык
Hissettirmek işi
HİSSET
(Osmanlı Dönemi) Cimrilik. Bahillik. Tamahkârlık
HİSSET
(Osmanlı Dönemi) Alçaklık
hisset
Cimrilik, pintilik
hisset
Cimri
hissettirmek
Hissetmesine sebep olmak, duyurmak, sezdirmek: "Hesapları araştırdığımı hissettiren bir vesikayı okuduğu zaman sarardı."- F. R. Atay
hissettirmek
Hissetmesine sebep olmak, duyurmak, sezdirmek
hissettirme
Избранное