Gökyüzü neden mavidir?
- Warum ist der Himmel blau?
Aniden bulutlar gökyüzünü kararttı.
- Plötzlich verdunkelten Wolken den Himmel.
Cennete nasıl gidebilirim?
- How can I get to heaven?
Tom ve Mary cennette yapılan bir eşti.
- Tom and Mary were a match made in heaven.
Allah göğü ve yeri yarattı.
- God created the heaven and the earth.
Babam her zaman kendilerine yardım edenlere Allah yardım eder dedi.
- My father always said that heaven helps those who help themselves.
Tanrıya şükürler olsun! Ben zamanında geliyorum.
- Heaven be praised! I come on time.
Tanrı'ya şükür bugün özgürüm.
- Thank heavens, I'm free today.
Gökyüzünde binlerce yıldız parlıyor.
- Thousands of stars shone in the heavens.
Birçok yıldız gökyüzünde parlıyor.
- Many stars shine in the heavens.
O, haberi duyduktan sonra mutluluktan havalara uçtu.
- After he heard the news, Tom was in seventh heaven.
Uzayda sayısız gök cisimleri var.
- There are countless heavenly bodies in space.
Birçok yıldız gökyüzünde parlıyor.
- Many stars shine in the heavens.
Gökyüzünde binlerce yıldız parlıyor.
- Thousands of stars shone in the heavens.
Birçok yıldız gökyüzünde parlıyor.
- Many stars shine in the heavens.
He looked to the heavens.
- Er schaute in den Himmel.
Heaven's vengeance is slow but sure.
- Die Rache des Himmels ist langsam, aber sicher.
The sun is the universal medicine of the pharmacy of the heavens.
- Die Sonne ist die Universalarznei aus der Himmelsapotheke.
He looked to the heavens.
- Er schaute in den Himmel.