high day

listen to the pronunciation of high day
Английский Язык - Турецкий язык
yortu günü
bayram
Şölen, festival
Yüksek gün
holiday
tatil

Yirmili yaşlarda birçok geç kadın yaz tatilleri esnasında yurt dışına gitmeyi planlıyorlar. - Many young women in their 20s plan to go abroad during their summer holidays.

Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı. - He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.

holiday
{i} tatil günü; tatil
holiday
{i} bayram günü; yortu günü
holiday
Iegal holiday resmi tatil günü
holiday
Roman holiday katılanların zaranna olan eğlence
holiday
tatil yap

Sadece bir tatil yaptın. - You just had a holiday.

O, Fransa'da bir tatil yapmak için kocasını ikna etti. - She talked her husband into having a holiday in France.

holiday
{i} dini bayram
holiday
{i} yortu
holiday
holiday clothes bayramlık elbise
holiday
{i} izin

Koşullar bana böyle bir tatil izin vermez. - Circumstances do not permit me such a holiday.

Şimdi hiçbir şekilde hasta olmama izin verilmiyor. Yarın benim tatilim. - I am, by no means, allowed to become ill now, tomorrow is my holiday.

holiday
(Askeri) BİR SAHANIN GÖRÜNTÜ KAPLAMASINDA KASITSIZ OLARAK BIRAKILAN BOŞLUK: Bak. "gap (imagery) "
holiday
(Ticaret) genel tatil
holiday
dinlence
holiday
tatil yapmak

O, Fransa'da bir tatil yapmak için kocasını ikna etti. - She talked her husband into having a holiday in France.

holiday
tatile çıkmak
holiday
bayramlık
Английский Язык - Английский Язык
A day of celebration; festival (esp in the phrase high days and holidays)
holiday
high holy day
Jewish holy days observed with particular solemnity
high day

    Расстановка переносов

    high Day

    Турецкое произношение

    hay dey

    Произношение

    /ˈhī ˈdā/ /ˈhaɪ ˈdeɪ/
Избранное