The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
- Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
Shares of these companies were sold to the public.
- Bu şirketlerin hisseleri halka satıldı.
Tom said he feels a lot better today.
- Tom bugün çok daha iyi hissettiğini söyledi.
I'm feeling a lot better now.
- Şimdi çok daha iyi hissediyorum.
There are huge interests at stake.
- Hissede büyük kârlar var.
Marilla felt deserted by everyone. She could not even go to Mrs. Lynde for advice.
- Marilla kendini herkes tarafından terk edilmiş hissetti. Tavsiye için Bayan Lynde'ye bile gidemedi.
Tom felt a little uneasy as he walked down the deserted street in the middle of the night.
- Tom gecenin ortasında terk edilmiş sokaktan aşağıya doğru yürürken biraz huzursuz hissetti.
In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter.
- Tokyo borsasında, aşağı yukarı 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü.
Tom certainly knows how to pick stocks.
- Tom kesinlikle hisse senedini nasıl alacağını biliyor.
Your allotment is $20.
- Senin hissen 20 dolar.
My sister spends a lot of time on her little allotment.
- Kız kardeşim onun küçük hissesine çok zaman harcıyor.
Tom has a thirty percent interest in the company.
- Tom bu şirkette yüzde otuzluk bir hisseye sahip.
She has a 10 percent interest in the company.
- Onun, şirkette yüzde 10'luk bir hissesi var.
We have a 50% interest in the company.
- Şirkette %50'lik bir hisseye sahibiz.
Tom has a thirty percent interest in the company.
- Tom bu şirkette yüzde otuzluk bir hisseye sahip.
Share prices have been erratic this last month.
- Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
There's no guarantee that the stock will go up.
- Hisse senedinin yükseleceğinin bir garantisi yok.
Bill has stock in that company.
- Bill'in o şirkette hisse senedi var.
I'm not feeling particularly hungry.
- Özellikle aç hissetmiyorum.
Susie was unable to take part in the game because she wasn't feeling well.
- Susie iyi hissetmediği için oyuna katılamadı.