her yerde

listen to the pronunciation of her yerde
Турецкий язык - Английский Язык
the world over
allover
everyplace
here there and everywhere
anywhere

That kind of thing can't be found just anywhere. - O tür şey her yerde bulunamaz.

You can find the same thing anywhere. - Her yerde aynı şeyi bulabilirsin.

no matter where
left right and centre
at every turn
all over

Tom was looking all over for you. - Tom her yerde seni arıyordu.

He had bruises all over after the fight. - Uçuştan sonra her yerde morlukları vardı.

far and near
everywhere, all over, high and low
everywhere

They looked everywhere for him, but couldn't find him anywhere. - Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.

She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such. - O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.

high and low

I searched high and low for my lighter but couldn't find it. - Çakmağımı her yerde aradım ama bulamadım.

We've searched high and low for this book. - Her yerde bu kitabı aradık.

abroad
right and left
far and wide

The rumor spread far and wide. - Söylenti her yerde yayıldı.

omni-
every place
every where
her yer
everywhere

A function that is differentiable everywhere is continuous. - Ayırdedilebilir bir işlev her yerde süreklidir.

You can't get lost in big cities; there are maps everywhere! - Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!

her yerde birden bulunan
ubiquitous
her yerde aramak
search high and low
her yerde birden bulunma
omnipresence
her yerde bulunan
immanent
her yerde bulunma
immanency
her yerde bulunma
immanence
her yer
(deyim) up hill and down dale
her yer
anywhere

That kind of thing can't be found just anywhere. - O tür şey her yerde bulunamaz.

His daughter is eager to go with him anywhere. - Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.

her yer
everyplace
her yer
every place
her yer
all over

He had bruises all over after the fight. - Uçuştan sonra her yerde morlukları vardı.

A lot of people want peace all over the world. - Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.

her yer
all around

There were flowers all around. - Her yerde çiçekler vardı.

He left his books all around the house. - O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.

aynı anda her yerde bulunma
ubiquity
her yer
every place, everywhere
her zaman her yerde var olan
omnipresent
her yerde

    Расстановка переносов

    her yer·de

    Произношение

    Этимология

    [ (h)&r, 'h&r ] (adjective.) before 12th century. Middle English hire, from Old English hiere, genitive of hEo she; more at HE.
Избранное