her şey

listen to the pronunciation of her şey
Турецкий язык - Английский Язык
everything

Put everything in my basket. - Her şeyi sepetime koy.

Some people believe that Japan is No.1 in everything. - Bazı insanlar Japonya'nın her şeyde 1 numara olduğuna inanıyor.

anything

You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great. - Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.

If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage. - Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.

(Argo) lock, stock and barrel
the works
everything, all
all

All that glitters is not gold. - Parlayan her şey altın değildir.

All's fair in love and war. - Aşkta ve savaşta her şey adildir.

omni-
everything that
all the things
caboodle
omni

Some humans believe that there exists a god who is omniscient, omnipotent and omnipresent. - Bazı insanlar; her şeyi bilen, her şeye gücü yeten ve her yerde olan bir tanrının var olduğuna inanıyorlar.

Jane Goodall discovered that chimpanzees are omnivorous, not vegetarian. - Jane Goodall şempanzelerin her şeyi yediklerini, vejetaryen olmadıklarını keşfetti.

{k} the whole ball of wax
her şey yolunda
all good
her şey bitti
it's all over
her şey dahil
All included
her şey dahil fiyat
inclusive price
her şey dahil fiyat
inclusive terms
her şey gönlünce olsun
all the best
her şey göz önüne alınırsa
all things considered
her şey yiyen
omnivorous
her şey yolunda
so far so good
her şey yolunda gitti
all went hell
herşey
everything

Tell Tom everything's fine. - Tom'a herşeyin yolunda olduğunu söyle.

Maria knows everything there is to know about dairying, having been employed in the field for over 35 years. - Maria, 35 yılı aşkın bir süredir arazide istihdam edildiği için, sütçülük hakkında herşeyi bilir.

herşey
all in all
Herşey
(deyim) box and dice
umarım her şey yolundadır
i hope everything is allright
umarım her şey yolundadır
i hope all is well
umarım her şey yolundadır
i hope everything is fine
aralarında her şey bitmek
be through with
aramızda her şey bitti
I am through with
baştan sona her şey
gamut
cinayet dışında her şey
anything short of murder
her yıl ortaya çıkan şey
hardy annual
her zaman taşınan faydalı şey
vade mecum
kuşsütünden başka her şey var
(Konuşma Dili) There's everything you can think of to eat
sakin olun her şey yoluna girecek
Calm down everything will be OK
şimdiye kadar her şey iyi
so far so good
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) ÂLEM
ne