Tom always insists that he's right even when we all know that he's wrong.
- Hepimiz onun hatalı olduğunu bilsek bile, Tom her zaman haklı olduğunu iddia eder.
He was always drinking in those days.
- O, o günlerde hep içki içiyordu.
I do it all the time.
- Ben bunu hep yaparım.
Tom and I fight all the time.
- Tom ve ben hep kavga ederiz.
Every time I read this novel, I find it very interesting.
- Ne zaman bu romanı okusam bana hep çok ilginç gelir.
I've waited forever for this day to come.
- Hep bugünün gelmesini bekledim.
And they all lived happily ever after.
- Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
Thank you, everybody. Thank you so much.
- Hepinize teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim.
Not every student went there yesterday.
- Dün oraya öğrencilerin hepsi gitmedi.
This is an omnivorous species.
- Bu hepçil bir türdür.
Wolverine is omnivorous.
- Porsuk bir hepçildir.
He is the heaviest of us all.
- O hepimizin en ağırıdır.
All is completed with this.
- Hepsi bununla tamamlandı.